Onüç

|
-"daha hayatım başlamamış gibi hissediyorum"
-"hoppalaa... 24 yaşında bir kadın bunu nasıl söyleyebilir??!"
-bazen nefes almayı bile unutuyor olabilirim. aklımın içinden geçen bulutlar öyle bir sağanak tutturuyor ki, ama, yine de, hala, ulan ıslanmışız yağmur yağmış diyebiliyorum, bazen, belki, şanslıysam.
-boşa harcıyorsun o zaman bi' dünya şenliği?
-yok. anlam-kavram dürtmesi bu.

gerçekten neye ihtiyacım olduğunu biliyorum da, üzülürüm diye söyleyemiyorum sanki kendime bile. dilimin ucunda. uçtu uçacak, gösterecek bana kendisini.

gerçekten de dilim tutulmuş, konuşuyorum zannediliyor, öyle karabasan ki, konuşurken konuşamadığını nasıl anlatırsın?

gerçekten peşimi bırakmaya niyetlendiklerinde arkalarından saygıyla ayin yapacağım, övgüyle ve ilgiyle anacağım onları, ama peşimi bıraksınlar-kara-kara parçalar.

gerçekten bir düş gördüğüme inandığımda ya da uzun zamandır randevularına gelmeyeceğini haber bile vermeyen sevgili hayali arkadaşlarıma ulaşmanın bir yolunu bulduğumda derin bir nefesalabilirimbelkidediye düşünüyorum.
kendi evimin balkonundan düşmüş, giriş kapısını bir türlü hatırlayamıyor gibi hissediyorum.

ve bu kimseyi ilgilendirmiyor. ve bu canımı acıtabiliyor. ve gerçekten ilgilendirse de birini-dilim tutuluverebiliyor.

güzelliğin içimi güzellikle doldurduğu zamanlara atfen: güzellik, lütfen, kötü kokuyormuş gibi davranmayı bırakır mısın?


---yok yok vaz geçtim. zihinsel öksürük bunlar. uzun uzun çaldırmak, defalarca tekrar aramak suretiyle vaz geçmeden medet umduğum bir telefon konuşması öncesi, kesik kesik öksürerek...
kendi kendime ifade etme hali.
ama sıkılıyorum.